Çocuklarda Çekingenlik

“Bir doğum gününe gidiyoruz, kızım bacağıma yapışıyor, yaşıtlarının yanına gitmiyor.”

“Çocuğum sorulan sorunun yanıtını bilse dahi cevaplamak istemediğini söylüyor.”

“Çocuğum evde çok iyi, bizimle oynuyor ve konuşuyor ama yaşıtlarının olduğu bir ortama girdiğimizde ağzından tek kelime çıkmıyor.”

Velilerimizden bu gibi durumları sıkça duymaktayız. Bu sebeple bu yazımızda çocuklarda çekingenlik konusunu ve üstesinden gelmek üzere neler yapılabileceğini konuşmak istedik.

Çocuklar da yetişkinler gibi zaman zaman içine kapanık tavırlar sergileyebilmektedir. Bir bebek ebeveynine yapışabilir, sosyal ortamlarda ağlayabilir; başını gizleyerek, dönerek, gözlerini kapatarak etkileşimden kaçınma çabasına girebilir. Bir anaokulu öğrencisi yabancılar onunla konuşmaya çalıştığında bir ebeveyninin arkasına saklanabilir, akranlarının oyunlarına katılmaktan kaçınabilir. İlkokul çağındaki bir çocuk sınıfta sorulan soruları cevaplamaktan kaçınabilir, arkadaşlık kurmakta zorluk yaşayabilir, sadece uzaktan başkalarının oyununu izlemeyi tercih edebilir.

Her çocuk eşsiz ve birbirinden farklıdır. Bazısı daha sosyalken bazısı sosyal konulara daha çekimser kalabilir. Bu mizaçlarının bir parçasıdır. Dünyayla etkileşimde kalmalarının eşsiz yoludur. Çekingen çocuklar iyi birer dinleyici olma eğilimindedirler, önce iletişime geçmek yerine gözlem yapmayı, temkinli adımlarla ilerlemeyi tercih ederler.

İnsanlar olarak sosyal canlılarız. İletişimde kalmaya ihtiyaç duyuyoruz. Çocukların da erken yaştan iletişim ve ilişki becerilerini artırmak ileriki yaşantılarında psikolojik olarak daha sağlıklı bir yaşam geçirmelerine olanak tanır.

Peki çekingen çocukların güvenle sosyal ilişki kurmasına yardımcı olmak için neler yapılabilir?

  • Çocuğunuzun çok utangaç olduğunu düşünüyorsanız dahi başkalarıyla konuşurken doğrudan “O çok utangaçtır, ilk girdiği ortamda gerilir.” gibi etiketlemelerden kaçınmanız önemli. Çocuk kendi tanımını oluştururken, “kimim ben, nasıl biriyim?” sorunu kendince yanıtlamaya çalışırken sizin onun için kullandığınız sıfatları referans alacaktır. “Annem/babam utangaç biri olduğumu söylüyor o halde ben utangaç biriyim” diye düşünür ve o yönde davranması pekişir. Etiket çocuğa yapışmıştır artık.

Genelleme yapmadan, sakince ve güvenli şekilde çocuğunuza olumlu bakış açısıyla baktığınızı hissettirecek cümleler kullanabilirsiniz:

“Emre konuşmaya başlamadan önce bir şeyler düşünmeyi sever” veya “Sena görüşlerini paylaşmadan önce başkalarının söylediklerini dinlemeyi sever” gibi.

Çocuğunuzun üzgün olduğunu, korktuğunu farkettiyseniz, sıcaklık ve endişe ile duygularını kabul ettiğinizi belirtiniz:

“Şu an biraz gergin hissediyorsun sanırım, seni anlıyorum” veya “Partide tanımadığın çocuklar olduğu için biraz korktuğunu görebiliyorum. İçeri girmeden önce birlikte bakalım mı?” şeklindeki yaklaşımlarınız onu ve duygularını anladığınızı, desteklediğinizi gösterecektir.

  • Duygularını reddetmekten veya uzaklaştırmaktan kaçının, “Büyük çocuklar utanmaz” gibi cümleler çocukların iç dünyalarının geçerli olmadığını hissetmelerine neden olur. Bu sebeple çocuğunuzun aklı karışabilir ve kaygısı artabilir. Duyguları ebeveynlerince anlaşılan ve kabul edilen çocuklar ‘duygusal okuryazar’ olurlar, duygularını fark etmek, tanımak, anlamak ve ona yönelik uygun adımı atmak konusunda başarılıdırlar. Kendinden emin ve özgüvenlidirler.
  • Endişesini genelleştirme yaparak normalleştirin: “Zaman zaman kendimizden emin hissetmeyebiliriz” Siz de benzer bir durum yaşadığınızdan ve bunu nasıl yenmeye çalıştığınızdan örnekler verebilirsiniz: “Bazen yeni bir ortama girdiğimde konuşma konusunda endişeleniyorum ama sonra konuşmak için çaba gösteriyorum ve iyi hissediyorum.”

Çocuklar sosyal öğrenmeyi oldukça fazla kullanır. Gördüklerini yapma konusunda oldukça beceriklidirler. Sizin verdiğiniz örnekler, konu üzerine okuyacağınız hikaye kitapları ve eğitici videolar yardımcı olacaktır.

  • Çocuğunuzun sizi örnek aldığını unutmayın, bu sebeple teşvik etmek istediğiniz davranışı önce siz yapın: tanımadığınız insanlarla sıcak ve arkadaş canlısı olun, yeni insanlarla tanışın, yardım isteyin, arkadaşlarınızı övün ve teşekkür edin.
  • İletişim becerilerini kuvvetlendirmek için canlandırma yapmayı deneyebilirsiniz. Örneğin çocuğunuz yeni başladığı okulda köşeye çekilip çekingen tavırlar sergiliyorsa, bir okul sahnesi kurabilir ve farklı diyaloglar için ayıcıkları/kuklaları kullanabilirsiniz: diğer çocuklara merhaba demek, oyuna dahil olmak, öğretmene tuvaletin yerini sormak gibi.
  • Davranış değişimi bir anda olabilen bir şey değildir, zaman gerektirir. Bu sebeple kademeli, adım adım yaklaşın. Örneğin çocuğunuz parkta diğer çocukların yanına gitmekten endişe duyuyorsa, ilk hafta parktaki çocukları izlemeye götürün, ertesi hafta 10-15 dakika kalmasını önerin. Bu süreyi yavaş yavaş artırabilirsiniz. Zamanla gruba dahil olacak ve diğer çocuklarla oynayacaktır.
  • Çocuğunuzu cesaretlendirin. Duyguları için empati kullanın ve ona inancınızın tam olduğunu gösterin: “Biraz korktuğunu görebiliyorum, ama bununla başa çıkabileceğinden eminim.”
  • Çocuğunuz yeni bir durumla karşı karşıya kalınca çok fazla müdahale etmekten kaçının. Deneme yanılma yoluyla öğrenmesine izin verin. Yapabileceğini hissetmesi önemlidir.
  • Övgüler kullanın. Övgüleri ve nedenlerini açıklamanız çocuğunuzun benlik saygısını artırmaya yardımcı olacaktır. “Endişeli hissetmene rağmen diğer çocuklarla konuştun, bu gerçekten cesurca bir davranıştı.” veya “Parkta diğer çocuklara merhaba demeni beğendim. Bunu yaptığında nasıl gülümsediklerini fark ettin mi?” gibi cümleleriniz çocuğunuzun içsel bir başarı algısı geliştirmesine yardımcı olacaktır.
  • Çocuğunuza onu sevdiğinizi sözle ve davranışla belli edin. Çocuğunuzla kurduğunuz sıcak, eğlenceli ve sevecen etkileşimler onu değerli hissettirecek ve kabul gördüğünü bilmesini sağlayacaktır. Sosyalliğin ilk adımı ailedir, çocuk ebeveynleri ile kurduğu ilişki üzerinden diğer kişilerle ilişki kurar. Dolayısıyla başkalarına yaklaşmak ve etkileşim kurmak için gerekli özgüveni de ailesinden alır.

Çocuğunuz uzun süredir normalin dışında üzgün ve çekingense, herhangi bir sosyal ortamdan kendini çekiyorsa; parkta oynamayı seven, sosyal bir çocukken aniden sessiz ve endişeli bir yapıya girdirse ve başkalarıyla etkileşime kesinlikle ilgi göstermiyorsa, profesyonel destek almanızı öneririz.

https://www.supernanny.co.uk/Advice/-/Family-Matters/-/Relationships/Eleven-ways-to-encourage-confidence-in-your-child.aspx  adresinden düzenlenmiştir.

Yazan: Psk. İrem BULUT

Leave a Reply